ÇOCUĞUNUZ OKULA GİTMEK İSTEMİYORSA...
Okula başlarken ilk günler çok önemlidir. Bu durum onun tüm akademik sürecini, okul yaşamını etkileyen bir süreçtir.
Araştırmalara göre okula gitmek istemeyen çocuklar, önlem alınmadığı takdirde ;
- Yüksek okul dahil tüm okul yaşamı boyunca kronik okulu reddeden, okula uyumsuz, okul ortamını sıkıcı bulan, başarısız, disiplin suçları fazla olan, uyumsuz, okuldan kaçan, öfke kontrol problemi olan, okula gitme ve ödevlerini yapma konusunda umursamaz tavırlar sergileyen çocuklar olabilirler.
- Aile içinde huzursuz, akran ilişkileri bozuk bireyler de olabilirler.
- Okul fobisi ilerleyen dönemde ağırlaşarak depresyona dönebilir. Yetişkin dönemde de iş ortamına uyumsuzluk, kaygı bozukluğu, panik atak gibi psikolojik ve psikiyatrik sorunlara yol açabilir.
- Yoğun kaygı yaşayan, mükemmeliyetçi, ve sosyal fobisi olan çocuklarda okula başlama zorluğu sık görülür. Bu çocuklar anneye fazla bağımlı olup aşırı korundukları için özerklikleri az gelişmiştir. Çocukta sorumluluk, işbölümü tam kazanılmamıştır. Yardım almadan kendini yönetme becerisi az geliştiği için sosyal sorunlarla baş etme yeteneği, pratik düşünme yetenekleri, sosyal yaşam becerileri yeterince gelişmemiştir.
- Bu çocuklar genelde gezmeye gidip dışarıda diğer çocuklar oyun oynamak yerine annelerinin yanında oturmayı tercih edebilirler. Diğer çocuklarla oynarken çabucak küsüp oyundan uzaklaşabilirler. Parkta oynamayı bilmeyip salıncak sırasında beklemek yerine annelerinin diğer çocukları inmeleri için ikna etmesini beklerler.
Okula gitmek istememenin altında yatan bazı nedenler şunlardır:
- Size aşırı bağımlı olabilir,
- Endişe ve korkuları olabilir,
- Okul başarısıyla ilgili yoğun stres yaşayabilir,
- Aile içindeki dengesizlikler, ailede kavgaların olması, sözgelimi babasının annesini dövmesi endişesi, annesinin o yokken evi terk edeceği kaygısı, vb.
- Anne babanın kendisi okuldayken başlarına bir şey gelebileceği, hastalanıp ölebileceği kaygısı yaşayabilir.
- Evde kalan küçük kardeşini kıskanma,
- Sosyal ilişkiler konusunda aşağılanma, dışlanma, zorbalık gibi durumlarla karşılaşıyor, sorunlar yaşıyor olabilir,
- Televizyon izleyerek, oyun oynayarak eğlenceli zaman geçirdikleri için evde kalmayı tercih ediyor olabilir.
OKUL FOBİSİ
Tanımadığı bir ortamda yalnız kalmak bu çocuklarda tramvatik bir etki yapabilir. Huysuzlaşma, ağlama, öfke nöbetleri veya sinir nöbetleri yaşayabilirler. Buna okul fobisi diyoruz.
- Bazı çocuklar ilk günler ya da bir hafta ilgili ve istekli olur. Okul, onun için eğlenceli bir yerken sonra gitmek istemeyebilirler. Sürekli okula gelmek zorunda olmaya tepki gösterebilirler. Bir çocuk kendisine ne kadar okula gideceği anlatılmadığı için ilk günden sonra “Bir kez gittim ya yetmez mi?” diyerek okula gitmeye tepki göstermiştir. Bazıları ise en baştan itibaren anneden ayrılmak istemez. Sınıfa gelmesini, yanında olmasını, annesinin yedirmesini ister, ağlama gözlenir.
- Ona kızıp bağırmayın. "Gitmezsen seni sevmem.", "Demek ki, sen hala bebeksin." gibi onurunu ve özgüvenini kırıcı sözlerle onu tehdit etmeyin. "Okula gidersen sana dondurma alırım.", "Hatırımı kırma, lütfen." gibi yalvaran rüşvet veren tutumlar da yanlıştır. Onun yerine her gittiği gün ve karşı çıkmaması karşılığında "Bugün okula gitmenin karşılığında birlikte top oynamayı hak ettin." diyebilirsiniz. Okula gitmeden önce ve okuldan sonra onunla bol bol oyun oynayarak da onu ödüllendirebilirsiniz. Sizinle geçireceği kaliteli zaman en güzel ödüldür.
- Tüm bunlara rağmen çocuğunuz okula gitmek istemiyorsa altta yatan nedeni anlamız önemlidir. Fiziksel rahatsızlıklar nedeniyle okula gitmeyi reddediyorsa, öncelikle çocuk hastalıkları uzmanı tarafından muayene edilmelidir. Eğer tıbbi bir rahatsızlığı yoksa çocuk okula devam etmelidir.
- Çocuk sınav endişesi, arkadaşlarının kendisiyle alay etmesi, öğretmeninin onu sevmediği gibi belirgin bir sorundan söz ediyorsa öğretmen ve rehberlik servisi ile konuşarak sorunu birlikte çözebilmek için hareket edin. Bazı çocuklar desteklenmek isteyebilirler. Bu durumda başlangıçta sınıf öğretmenine önemli görev düşmektedir.
- Çabuk pes edip gitmemeyi seçmek de yanlıştır. Yakınsa bile sınıfa girme konusunda sakin ve kararlı bir şekilde sınıfına, girmesini sağlayın. Çünkü çocuklar sizden ayrılmak istemediği için de bu tür tepkileri verebilirler. Çoğu çocuk okula gittikten sonra sakinleşebilir ve rahatlar. Sizin kararlı tutumunuzu görmeye ihtiyacı olabilir.
- Evde kalmak isteyen çocuğun televizyon izleme, oyun oynama gibi etkinlikleri kısıtlayarak, okula gitmenin evde kalmaktan daha eğlenceli olduğu gösterin.
- Sık okul değiştirmeniz, okula geç gitmek, devamsızlık gibi baş etme yolları, anlık bir rahatlama yapsa da uzun vadede çözüm onun uyumunu zorlaştırabilir. "Başaramazsan mücadeleden kaç." mesajı vermiş olabilirsiniz.
- Öğretmenler sevgi dolu, çocuğun sevebileceği etkinlikler düzenleyerek etkin bir sınıf ortamı yaratarak, ailesinden ayrılmayı istemeyen çocuğu kapıda karşılayarak, çıkartma ve benzer küçük hediyeleri kullanarak, sorunun çözümüne katkıda bulunabilirler.
- Okula veya servise "bağımlı olmadığı" ebeveyni eşlik etsin. Örneğin anneye aşırı düşkünse baba, anneanne, vb. ikinci derecede bağlandığı kişi onu okula götürebilir.
- Çocuğunuz onu kimin ve ne zaman okuldan alacağını mutlaka bilsin.
- Çocuğunuza "Öğretmen sana kızdı mı?", "Bir arkadaşınla kavga mı ettin?" gibi yönlendirici ve direkt sorular sormaktan kaçının.
- Onu anlamaya çalışın. Kaygıları hakkında konuşun. Kendini anlatması ve anlaşılması onu rahatlatacaktır.
- Dinlerken yansıtıcı/etkin dinleyin. Doğal bir merakla “Okulda seni üzen bir şeyler mi oldu? Bir örnek verir misin?” diye sorabilirsiniz. Örneğin size “Okulda hep seni düşünüyorum.” Dediğini varsayalım. Bu durumda “Anladığım kadarıyla beni özlediğin için okula gitmek istemiyorsun.” diyebilirsiniz. Böylece onun duygularını yargılamadan sadece anlamaya çalışıyorsunuz. Bu ona hak vermek değildir. Daha sonra da "Benden ayrılmak başta sana zor geliyor ancak 3 kere derin nefes alıp kendini deniz kenarında düşün. Bak o zaman rahatlarsın, ağlaman biter ve sonra da arkadaşlarınla güzel oyunlar oynarsın. Zaten ben de oyunun bitince hemen gelip seni alırım, evimize geliriz." diyebilirsiniz.
- Okula başlayan çocukların yaşayabileceği sorunları içeren hikayeler, masallar anlatın.
- Okula gitme olayını büyütmeniz de çocuğu kaygılandırabilir. Abartılı sevgi gösterileri, sürekli okuldan bahsetmeniz, daha önce yapılmayan rutin işler, telaş ve ev düzeni de onu endişelendirebilir. Her zaman neler yapıyorsanız onu yapın. Sürekli okuldan bahsederek “Okulda yaramazlık yapma, yoksa öğretmen kızar, seni sevmez, öğretmenlerini üzme, arkadaşlarınla kavga etme, aman sakın eşyalarını çantana koymayı unutma vb. “ gibi konuşmalar, çocuğu daha çok kaygılandırabilir. “Okulda arkadaşlarınla güzel güzel oyna.” gibi ona söyleyeceklerinizi kısaca olumsuz değil olumlu bir dille söyleyin.
- Sizin duygularınız da önemlidir. Eğer siz de kaygılıysanız çocuğunuz da kaygılanacaktır. Kaygı bulaşıcı bir duygudur. Çocuğunuz okula gönderdiğiniz için siz de kendinizi yalnız, suçlu, kaygılı, çocuğunuzu kaybetme korkusu hissediyorsanız bir yardım alabilirsiniz.
- Normal olarak bir çocuğun bir okulöncesi kurumuna uyum sağlaması beklenir. Aksi halde bu sorun görmezden gelinip henüz hazır değil zamanla alışır diye okula gönderilmediğinde ilkokulda daha ciddi sorunla karşılaşabilir. Çocuk, hem okula uyum sağlayıp evden ayrılma kaygısıyla baş edecek hem de okuma yazma, hem ev ödevleri, ders dinleme, sınıf kurallarına uyma gibi sorumluluklarla da uğraşmak zorunda kalacaktır.
- Başlangıçtaki korkusu ailenin ve okulun doğru yaklaşımları ve kararlı tutumu sayesinde çok kısa sürede düzelebilir. Diğer aile üyeleri de bu duruma destek vermelidir. Aksi halde “Çocuk daha küçük ve hazır değil demek ki. Zorlamayın seneye gider birkaç gün evde kalsın, bu gün de gitmesin, çocuğu üzmeyin, vb.” tutumlar çocuğun okula uyumunu geciktirip kafasını karıştırabilir.
- On beş günden fazla süren uzun ve sık ağlamalar okul fobisi belirtisi olabileceğinden mutlaka bir çocuk psikiyatrından ve psikologdan destek alınması gerekir.
- Abi/ablanın ders çalıştırma problemleri de çocukta kaygıya neden olabilir. Örneğin abisi/ablası, ebeveynle ders çalışırken öğrenemediğinde, ders çalışmadığında veya düşük not aldığında kızıyor bağırıyorlarsa o da bunun sonucunda kendisinin de öğrenemediğinde anne babasının ona kızacağı kaygısı yaşadığı için okulu ve öğrenmeyi reddedebilir. Abi/ablanın başarısız olduğu için “Bari sen başarılı ol, yüzümüzü güldür.” Denmesi çocukta kaygıya neden olabilir. Bunun tam tersi de aşırı başarılı bir abi/ablası olan çocuğun “Sen de kardeşin gibi çok başarılı olmanı bekliyoruz.” Denmesi de an küçük bir başarısızlıkta çocuğu kaygılandırabilir.
- Öğretmenlerle ilgili genelde problem yaşamıyoruz. Ellerinden geldiğince paylaşımcı, çocuklara güler yüzlü ve sempatik davranıyorlar. Ancak genelde sorunlar, aşırı koruyucu ebeveynlerin sık sergilediği tutumlardan kaynaklanmaktadır. Bu ebeveynler, öğretmenden çocuğuyla daha çok ve özel olarak ilgilenmesini isterler. En küçük bir ihmal onları hayal kırıklığına uğratıp öğretmene karşı kırgın ve düşmanca tavır takınmasına yol açabilir. Başka öğretmenleri araştırarak çocuğunu başka bir sınıfa alınmasını istemelerine de sık rastlanır.
- Okul fobisi ailenin düzeniyle ve psikolojisiyle de çok yakından bağlantılıdır. Özellikle geç yatılıp geç kalkılması, yatmadan önce ve sabahları yaşanan gergin bir ortam, depresif, yorgun, bezgin, sinirli, yüzü gülmeyen, telaşlı anne babalar da kendi negatifliklerini çocuklara yansıtabilmektedirler. Uykusunu alamamış, kahvaltısını yapmamış veya niteliksiz bir kahvaltı yapmış azarlanarak, bağırarak okula giden bir çocukla iyi uyumuş, iyi beslenmiş, mutlu ve sevgiyle okula giden bir çocuk arasında büyük farklar olduğunu araştırmalar göstermektedir.